Freitag, 7. November 2008

Haluk Gerger ile Söyleisi

Bu Röportaj Firat Haber Ajansindan alinmistir



Haluk Gerger: Obama tekellerin temsilcisi


RUKEN ADALI -ANF

ANKARA / Ortadoğu üzerine araştırmalarıyla bilinen araştırmacı yazar Haluk Gerger’e göre, ABD’nin yeni başkanı Barack Obama, finans kapitalin bir temsilcisi ve bu nedenle tekellerin ihtiyaçları doğrultusunda hareket edecek. Amerika’da yaşanan mali krizin bir “sistem sorunu” olduğunu belirten Gerger, Obama’nin piyasayı biraz canlandıracak girişimlerde bulunmaktan başka atacağı başka bir adim olduğunu düşünmüyor. Gerger’e göre, Obama, Afganistan savaşını Pakistan’a yayabilir ve Irak’ta da krizi yönetmek için savaşın yükünü daha çok Irak ordusu ile işbirlikçi hükümete yıkmak için adımlar atabilir. Araştırmacı yazar Haluk Gerger, “Türkiye-ABD ilişkilerinde de önemli bir değişiklik olmasını beklemiyorum” diyor.

Siyahi Barack Obama’nin ABD’nin 44. başkanı seçilmesinin ardından tüm dünyada iyimser bir rüzgâr estirilmeye başlandı. Obama, mali krizden işgale kadar bütün sorunlara çözüm bulacak bir lider olarak sunuldu. Gerçekte Obama kim ve ne yapabilir? Mali krizi çözebilir mi? Irak ve Afganistan’da savaşı sona erdirebilir mi? İran’ı tehdit etmekten vazgeçer mi? Bu soruları, Ortadoğu ve Amerikan emperyalizmi üzerine çalışmalarıyla temel referanslardan biri olarak gösterilen araştırmacı yazar Haluk Gerger’e sorduk.

* Barak Obama’nin başkan seçildiğinin kesinleşmesinin ardından yaptığı ilk açıklamanın siyasal mesajları nelerdir sizce?

- Obama’yi derisinin renginin ötesinde, neyi temsil ettiğiyle, ideolojik konumu ve politik-stratejik durumuyla değerlendirmek gerekiyor. Sadece derisinin rengine bakarsak, örneğin bundan önce saldırgan Amerikan ordusunun genelkurmay başkanı bir siyahtı. Emperyalizmin diş siyasetini yürüten dışişleri bakanı da bir siyah. Tek başına siyah deri rengine sahip olmak Obama’yi ne ilerici ne de gerici yapar. Obama esas olarak, finans kapitalin ve tekellerin bir temsilcisi. Onların çok yıpranmış imajlarını yeniden düzeltmek, çok yönlü iç ve diş sorularına bir çözüm olabilmek için cilalanarak seçilmiş biri.

Kuskusuz, Amerikan toplumunda bir umut yarattı. Ama sonuçta, Amerikan tarihinde en fazla bağış toplayan başkan adayı oldu. Bağışların büyük bir bölümü şirketlerden, tekellerden ve bankerlerden geldi. Onlar, Obama’yi desteklediler. Obama da, Bush gibi finans kapitalin siyasetini uygulayacak. Obama da, finans kapitalin dinamiklerinin tutsağı olacak.

Ama su açık, Amerikan emperyalizmi büyük yenilgiler yaşıyor. Irak’ta yenilgiyi yönetecek bir lidere ihtiyaçları vardı. Bush bunu yapamadı. Bu nedenle, bozulan imajı düzeltmek için bir takım girişimlerde bulunacaktır.

* Amerikan ekonomisinin su an içinde bulunduğu mali krize ve Irak ile Afganistan politikalarında açığa çıkan siyasi krize bir çare olur mu Obama?

- Olamaz. Böyle umut halinde gelip, sonra büyük düş kırıklıkları yaratan çok önderler gördük. Çünkü bu sorunlar, sistem sorunları. Finans kapital, krizin faturasını büyük ölçüde emekçilere ve yığınlara ödetmek istiyor. Kurtarma denilen plan da bu. Simdi bu yapılırken, tam tersi bir siyaset izlemek elbette doğası gereği mümkün değil. Obama da, Bush’un yaptığının bir benzerini vaat ediyor. Bush, bir ara herkese çekler gönderdi. Harcasınlar da piyasa canlansın diye. O da benzer bir şey yapıyor, geliri az olanlara vergi iadesi yapacağını ve vergileri düşüreceğini söylüyor. Böylece onlar harcayacak ve piyasa canlanacak. Başka da yapacağı bir sey yok.

OBAMA SAVASI PAKISTAN’A YAYABILIR

* ABD’nin diş politikasında özellikle Iran, Irak ve Afganistan konusunda bir değişim mümkün mü?

- Bir değişimin olacağı anlaşılıyor. Ama nasıl? Mesela, Obama, Afganistan’a daha fazla asker göndermeyi planlıyor. Afganistan’daki savaşı derinleştirmek ve yaymak istiyor. Bin Ladin’i yakalama ya da öldürme sözü verdi. Bir Pakistan cephesi bile açabilir.

Irak’ta ise muğlak bir biçimde ‘16 ayda çekileceğiz’ diyor. Bu emperyalizmin bölgeden çekilmesi değil, demin dediğim gibi, yenilgiyi daha iyi yönetmenin bir aracı olarak düşünülüyor. 1975’de Kissenger-Nixon ikilisinin Vietnamlaştırma politikası gibi, yükü daha çok Irak ordusunun ve işbirlikçi hükümetin üzerine yıkarak, Arap’ın Arap’ı öldürmesini biraz daha derinleştirerek, bir yönetim biçimi düşünüyor. Ama emperyalizmin gerek İsrail gerek Iran meselesi olsun ayni politikası devam edecek ve emperyalizmin Ortadoğu’dan çekilme politikası yok.

Mesela İran’a ilişkin olarak, doğrudan görüşeceğini söylüyor. Bush da gizli gizli görüşüyordu. Iran ile ABD arasındaki sorun görüşüp görüşmeme sorunu değil ki. Iran, ABD’nin taleplerine itiraz ettiğinde ne olacak? Obama’nin bir diplomatik çözüm perspektifi yok. Siyonist devleti tam olarak desteklediği açık. Bu bakımdan baktığımızda bu umut balonu çok kolay ve çabuk sönecek gibi görünüyor.

ISBIRLIKÇILER DE BU CILAYA SARILDI

* Türk başını, seçimden haftalar önce Amerikan seçimlerini manşetine taşımaya başladı. Türk basının, Amerikan seçimini olan ilgisi normal mi?

- Normal… Çünkü Amerika’nın krizi onun işbirlikçilerinin, tetikçilerinin krizidir. Onlar da bu yeni cilaya, işbirlikçiliğinin gereği olarak sarılmak zorunda. ‘Bu krizi, Obama imajıyla atlatabiliriz’ hevesi içinde bunu bir propaganda vesilesine dönüştürüyorlar. Bu bunalımlarını en azından söylemde aşmanın ucuz bir yolu bu ve Türk medyasına yakışanı da budur.

* Obama’yla Türkiye-ABD ilişkilerini seyri nasıl olur?

- Türkiye ile ABD arasındaki çıkarlar öyledir ki, Obama’yi da asar. Amerikan devleti aşağı yukarı benzer politikalarını sürdürür. Çok özel ve önemli bir degisiklikler olacağını sanmam.


OBAMA BIR TOM AMCA!

* İlk kez bir siyahin ABD Başkanı seçilmesinin Amerikan tarihi bakımında anlamı nedir?

- Siyahlar bakımından manevi olarak bir önem taşıyor. Siyahlar Amerikan toplumunun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyor. Genelkurmay Başkanı, dışişleri bakanı siyahlardan oldu. Başkanının da siyah olması siyahlar bakımından bir moral anlamının olduğu görülüyor. Kölelik ile köleliğe yakın çok uzun bir tarihsel geçmişten sonra, bir hoşnutluk siyahlarda olabilir. Ama sunu unutmamak lazım; Obama bir Tom amca. Yani, siyah hareketleriyle herhangi bir bağı olmuş, siyahların özgürlük mücadelesi ve insan hakları mücadelesiyle özdeşleşmiş, onun içinde yer almış biri degil. Ayrıca, ‘irk önemli değil, milli birlik ve beraberlik önemli’ diyor. Bir truva ati gibi biri. Esas olarak ruhu beyaz, teninin rengi siyah.

YASAL UYARI: Fırat Haber Ajansı (ANF) servis ettiği haber ve fotoğrafları aboneleri dışında, ajansın izni olmadan kopyalamak veya yeniden yayınlamak yasaktır

Copyright 2008
ANF NEWS AGENCY
BEBEKLERİN ULUSU YOK

İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu Bebeklerin ulusu yok Başlarını tutuşları aynı Bakarken gözlerinde aynı merak Ağlarken aynı seslerinin tonu Bebekler çiçeği insanlığımızın Güllerin en hası,en goncası Sarışın bir ışık parçası kimi Kimi kapkara üzüm tanesi Babalar,çıkarmayın onları akıldan Analar,koruyun bebeklerinizi Susturun,susturun söyletmeyin, Savaştan,yıkımdan söz ederse biri. Bırakalım sevdayla büyüsünler Serpilip gelişsinler fidan gibi Senin,benim,hiç kimsenin değil Bütün bir yer yüzünündür onlar Bütün insanlığın gözbebeği İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu Bebeklerin ulusu yok Bebekler çiçeği insanlığımızın Ve geleceğimizin biricik umudu.

ATAOL BEHRAMOĞLU
















Protest actions all over Turkey against YOK- High Board of Education















This year YOK is entering its 27th year of foundation and as every year, hundreds of students from all over the country gathered to protest against this fascist institution that was formed right after the fascist military junta in 1980. Its aim is it’ to create a youth that doesn’t think, write, read and asks. It wants a youth that only speaks when asked and that doesn’t fight for its rights. It violates the most principal rights of the students and wants to take back heard achieved rights like the one for education. For years protests and rallies are being held on November 6th. Also this year students clashed with the police state forces, in many districts people got injured because of the brutal interference by the police into the rally. Especially in Siirt, Amed (Turkey Kurdistan) and Mersin the tension was very high. In many estimations of youth organizations it says that it was a positive action and very dynamic.

Donnerstag, 6. November 2008



To Press and Public

The suppression against the oppositional and revolutionary press has strongly intensified. The ruling classes are violating the right for freedom of speech and the right for the progressive media stream to the toiling masses. The oppositional and revolutionary press that is writing about the actions of the workers and peasants and that raise the demands of them’ is facing new preventions.
The state punishes those that through all the prohibitions continue their statements and work.
Only this year about 40 Kurdish papers which report about the national liberation struggle and that unmask the repressive policies of the TR which have been prevented and closed down. The Kurdish patriotic press wants to the voice of the Kurdish people and that understands the pains of its people and that want to write and carry the oppression and resistance to the pages of their paper face all kinds of oppression every day.
There are also administrative measures against the revolutionary-socialist press. Recently papers like Atilim and Yuruyus were closed down for one month. Now, our paper Isci Koylu has been closed for one month, already there was a prohibition to distribute the last four editions of our papers.
Now the court has decided to close our paper For a Democratic Peoples Power Isci Koylu for one month with the assertion “making propaganda of a terror organization” and “praising guilty individuals”.
This sentence was taken under the press act point 25/2. The ruling classes that use the term ‘Freedom of Speech’ in very opportunity have shown ones more what there real understanding of this is. But the socialist, patriotic, revolutionary press will even in this dark picture of violations in our country continue to carry the light of truth to the broad masses.
Our paper has come across much prevention since its founding and still has never deviated from its line. Oppression is not going to stop us to be the voice of millions of oppressed toilers.

-Oppression will not stop us!
-The revolutionary Press cannot be silenced!


İşçi-Köylü Paper
Partizan Magazine


Basına ve Kamuoyuna

Muhalif, devrimci basın üzerindeki baskılar son dönemlerde giderek artıyor. Egemenler halkın, emekçilerin haber alma hakkını gasp ederek sansürle boğmaya çalışıyor. İşçilerin direnişlerini, köylülerin eylemlerini, emekçilerin her türlü hak talebini dile getiren, onların sesi olarak geniş emekçilere ulaştıran, bunun kavgasını veren muhalif, devrimci basın her gün yeni bir engelleme ile karşı karşıya kalıyor.
Yaptıkları açıklamalar ile basını hizaya çağıranlar buna uymayanları cezalandırmaktan geri durmuyor.
Son bir yıl içerisinde yurtsever basının çıkardığı 40’a yakın gazetenin çeşitli gerekçelerle dağıtımı engellendi ve kapatıldı. Kürt halkının nabzını tutan, acılarını, isyanlarını sayfalarına taşıyan yurtsever basın, demokrasi çığırtkanlığı altında çeşitli baskılarla yüz yüze geldi.
Engellemeler, devrimci-sosyalist basını da içine alacak bir yelpazede her türlü muhalif düşüncenin yok edilmesi konseptine uygun bir şeklide ileriye taşınıyor.
Yakın zamanda Atılım gazetesi ve Yürüyüş dergisi birer ay süre ile kapatılırken son dört sayısına dağıtım yasağı ve toplatma kararı gelen gazetemiz İşçi-Köylü de bir ay süre ile kapatıldı.
14. Ağır Ceza Mahkemesi Demokratik Halk İktidarı için İşçi Köylü Gazetesini 31 Ekim–13 Kasım tarihli 29. sayısında yer alan yazıların “terör örgütü propagandası yaptığı” ve “suçluları övdüğü” iddiasıyla bir ay süre ile kapattı.
Kapatılmaya gerekçe gösterilen yazıları yazma ihtiyacı bile hissetmeyen mahkeme, gazetemizi Basın Kanunu’nun 25/2 maddesine dayanarak kapattı.
Basın özgürlüğünü ağzından düşürmeyen egemenlerin, bundan ne anladığı bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Sosyalist, yurtsever, devrimci basının yaratılmak istenen bu karanlık tablonun içinde gerçeklerin ışığını emekçilere taşıması engellenemeyecektir.
Kurulduğu günden bu yana birçok engelleme ile karşı karşıya kalan gazetemiz, bedeller ödeyerek ve çizgisinden taviz vermeden yayın hayatını bugüne taşımıştır.
Baskılar, engellemeler, ezilen emekçi milyonların sesi olmamızı, onlara ulaşmamızı engelleyemeyecektir.

-Baskılar bizi yıldıramaz!
-Devrimci basın susturulmaz!

İşçi-Köylü Gazetesi
Partizan Dergisi

Razzien in Deutschland gegen die DHKP-C

aus der Roten Fahne News
Razzien und Festnahmen in Köln, Dortmund und Duisburg
06.11.08 - Nach Meldungen des "Komitees gegen §129b" wurden gestern gegen 6.00 Uhr in Köln, Dortmund und Duisburg zeitgleich mehrere Wohnungen und demokratische Vereine durchsucht, Geld und Gegenstände beschlagnahmt und drei Personen festgenommen. In der Meldung heißt es:
Bei den Festgenommenen handelt es sich um: Ahmet Istanbullu, Cengiz Oban, Nurhan Erdem. Allen drei wird die "Unterstützung und Mitgliedschaft in einer ausländischen terroristischen Vereinigung" nach §129b vorgeworfen. (...) Bei den durchsuchten Vereinen handelt es sich um: Anatolisches Volks- und Kulturhaus Köln, Anatolisches Kulturzentrum Dortmund, Anatolisches Bildungs- und Kulturzentrum Duisburg.
Des weiteren wurden nach bisherigen Informationen zwei Wohnungen durchsucht, in denen sämtliches Geld und Datenträger sowie Computerbeschlagnahmt wurden. Den Angehörigen der Festgenommenen sei von den Beamten gesagt worden, dass "die Angelegenheit länger dauern würde".
Auch dieser Repressionsschlag reiht sich ein in einer Welle von staatlichen Angriffen gegen revolutionär-demokratische Einrichtungen und Personen, die insbesondere in der letzten Zeit massiv zugenommen hat. Kontakt: kontakt@no129.info
Die AGIF (Föderation der Arbeitsimmigant/innen aus der Türkei in Deutschland e.V.) fordert die sofortige Freilassung dieser Personen und solidarisiert sich mit ihnen: "Es ist kein Zufall, dass in den letzten Monaten in Europa und Deutschland die Übergriffe gegen Migrantenvereine zugenommen haben. Mit den neuen 'Zuwanderungsgesetzen' und 'Antiterrorgesetzen' werden demokratische Rechte und Freiheiten aufgehoben, die Organisationsfreiheit der Migrantenvereine eingeschränkt und ihre politische Arbeit wird kriminalisiert."

news English

Operation in germany against DHKP-C.


In different cities in Germany like Duisburg, Köln etc. operations in 8 associations have taken place about 3 persons were taken under custody.